Dünya, karmaşık ve çeşitli sorunlarla dolu bir yer. İklim değişikliği, enerji krizi, sağlık sorunları ve daha pek çok zorlukla karşı karşıyayız. Bu sorunların üstesinden gelebilmek için çözüm odaklı düşünen, sorgulayan ve yenilikçi yaklaşımlar geliştirebilen bireylere ihtiyacımız var. İşte tam da bu noktada, Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik (STEM) alanları kritik bir rol oynuyor.
1 Şubat 2024 tarihinden itibaren 30 Nisan tarihleri arasında, Avrupa ülkelerinde STEM alanındaki meslekleri ve projeleri kutlamak amacıyla düzenlenen 2024 STEM Keşif Kampanyası, bu önemli konuya dikkat çekiyor. Scientix STEM Türkiye Elçisi ve Girişimci Öğretmen Çelebi KALKAN ile birlikte, sürdürülebilir kalkınma amaçları için STEM eğitiminin önemini, geleceğin mesleklerini ve yeşil becerileri konuştuğumuz söyleşimizi sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz!
Çelebi hocam kendinizden biraz bahseder misiniz?
Kayseri’den Çelebi Kalkan. Sınıf öğretmeniyim, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir mahalle okulunda, meslekte 17. yılım. Aynı zamanda bakanlığımızın 2014 yılında dahil olduğu, Avrupa’da sorgulamaya, araştırmaya, buluş yapmaya yönelik eğitimi teşvik eden Scientix Projesi’nin Türkiye elçilerinden biriyim.
Malumunuz artık STEM eğitimi bir lüks değil de mecburiyet haline geldi. Çünkü biz son dönemlerde bütün gelişmiş ülkelerin STEM ile ilgili yayınlamış oldukları eğitim politikalarını incelediğimizde hep aynı şeyi görüyoruz. STEM eğitimi olmadan çocuklarımızı yetiştirirsek, yenilikleri, dolayısıyla da ekonomik olarak büyümeyi de ıskalayacağız. STEM eğitimi ile Dünya nasıl yaşanabilir hale getirilebilir? Bunun cevabı sürdürülebilir kalkınma amaçlarını yerine getirmek. Yeni müfredatımızda da sürdürülebilirlik ve STEM yer alıyor.
Türkiye ve Avrupa’da girişimci öğretmen olarak tanınıyorsunuz. Aslında bu girişimcilik konusu çok yoğun işlenen bir konu. Ama öğretmenlik de nasıl oluyor bu iş? Girişimci öğretmen nedir? Bize bunu anlatabilir misiniz?
Girişimci öğretmenlik tanımı için genelde hep şey diyorlar. Hocam, Kayseri’de olduğun için mi acaba? Yok diyorum. Zaten Kayseri’de biliyorsunuz kafası çalışanlar ticaretçi oluyor. Kafası çalışmayanlar okuyor. Böyle bir şey var.:) Aslında girişimci öğretmenliğin hikayesi şu. Öyle bir döneme geldik ki gerçekten şu andaki çocuklar bambaşka. Biraz sonra konuşmamızda bahsedeceğiz. Alfa çocukların öğretmenliğini yapıyorsanız, mezun olduğunuz dönemdeki bilgilerinizi mutlaka güncellemeniz gerekiyor. Daha doğrusu, özetle, konfor alanından çıkan herkes bence girişimci öğretmen. Biz de zaten bu konfor alanını yaratamıyoruz kendimize. Çünkü her geçen gün yeni bir bilgi, her geçen gün yeni bir veri. Dolayısıyla sürekli öğrenen pozisyonda olmak zorundasınız. Ve ben şunu söylüyorum “Girişimci öğretmen” olun. Çünkü başarırsanız çok mutlu oluyorsunuz. Çocukların gözlerindeki ışık, onları bir ileriye taşımak inanılmaz bir keyif veriyor. Başaramazsanız, daha akıllı oluyorsunuz. O yüzden herkesi girişimci öğretmen olmaya davet ediyorum.
Atanmış değil de adanmış öğretmen olmak gerekiyor artık. Çünkü yarış çok hızlı. Dolayısıyla o yarışta öğrencilerimizin geri kalmaması için, o 21. yüzyıl becerilerinin bir an önce sahiplenmesi için çok hızlı hareket etmemiz gerekiyor. Dolayısıyla kaybedecek gerçekten vakit yok.
STEM eğitimine kattığınız çok güzel iki tane kitabınız var. Çocuklar için Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve çocuklar için masallarla STEM+A. Tam olarak bu kitaplarınızın yazılış amacı ve hikayesi nedir?
Biliyorsunuz 2018 yılında yeni bir müfredat değişikliği yapılmıştı. Tabii şimdi 6 yıl geçti üzerinden şimdi ikinci müfredat değişikliğine denk geldi. Tam yeni müfredat çalışmaları yapılırken, bakanlığımız çok güzel bir radikal karar verdi ve dedi ki ben bu müfredatı askıya çıkardık diyorum. Öğretmenlere sordu, velilere sordu, öğrencilere sordu ve bende birçok görüş gönderdim. O dönemde bakanlığımızın uygulamak istediği bir şey vardı aslında. Fen, Mühendislik ve Girişimcilik Uygulamaları diye bir yapıdan bahsediyordu. Aslında STEM dediğimiz şeyin biraz daha glocal haliydi diyebiliriz. Benim de tam kızım o zaman okula başlıyordu. Ben de tabii eğitimci olarak dertleniyordum. Çünkü öğretmenlikte iki tane kaygı vardır. Bir, mesleğe ilk başladığınız yıldaki kaygı. Mesleğe nerede başladığınız çok önemlidir. Çalışma iş arkadaşlarınızın bulunduğu ortam çok kıymetlidir. Bir de öğretmenlikte
ebeveyn öğretmeni olmak çok başkadır. Kızımla bu konularda dertlenirken dedim ki dert etmeye gerek yok bir şey yapmak gerekiyor. O zaman biliyorsunuz gerçekten Türkiye’de bu konuyla ilgili materyal bulabilmek, ürün çıkarabilmek, kaliteli ürün bulabilmek çok zordu. Ben de 2018’e kadar yapmış olduğum çalışmaları günlük hayat problemleri ile ilişkilendirerek, çocukların bu problemleri çözümler üreterek, buluşçu bir yapıyla hikayeleştirmiş olduğum, masallaştırmış olduğum öğrenme senaryolarıyla, onların tasarım odaklı düşünme ile bunlara çözümler üretmesini hedefledim. Gerçekten çok kıymetli bir çalışma oldu. Çok beğenildim. Ve o çalışmayla Avrupa’ya davet edildim. European School’da sunum yaptım bu çalışmamı. Ve orada şu oldu. Dediler ki Çelebi Hocam neden genelde hep Kayseri’nin problemlerini ya da Türkiye’nin problemlerini koydun? Ya da çalışmaların için bunları arıyorsunuz? Çünkü biliyorsunuz artık bu çocuklar küresel vatandaş olacak. Yani 2010 yılından sonra doğan alfa kuşağı çocukları küresel vatandaş olarak adlandırılıyor. Çünkü IPT’nin dünya piyasasına girmesiyle bu kuşak, internet aracılığıyla dünyanın her tarafında olaylara vakıf. Ve dünyanın her tarafında iş bulabilme olanağı da sahip.
Sonra dedim ki o zaman dünyanın problemleri neler? 2018 dönüşü Türkiye’ye geldiğimde baktım, 17 tane dünyanın karıştırıcı problemi var. Sürdürülebilir kalkınma amaçları. Bu konularla dertlendim. Ve 2020 yılında da 4 yıl oldu. Çocuklar için Sürdürülebilir kalkınma amaçları kitabını çıkardık. Türkiye’de anlatamadık. Hatta yayınevlerine, matbaalara gittiği zaman hep aynı soruyu aldım. Hocam bu soru bankası mı? Yok dedim bu sorun bankası. İçinde 17 tane sorun var dedim. Neyse bir şekilde kitap basıldı. Dediğim gibi Türkiye’de hala yeni yeni, 1 yıldır gerçekten sesli dile getiriliyor Sürdürülebilir kalkınma amaçları. Çok zorlandık ama pes etmedim. Mesela geçtiğimiz yıl Singapur Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileriyle diyaloğa geçtim. Onlar müfredatını almak istediğini söylediler. Şu an Orta Doğu için, Kuwait-Dubai için bu kitabın Arapçasını yazıyoruz gibi. Ama ben şunu istiyorum, bizim çocuklarımız hiçbir şekilde eksik kalmasınlar. Gerçekten çok çok önemli konular, çok dikkatli takip etmemiz gerekiyor gündemi. Çünkü biz gündemi takip etmediğimiz zaman, kaçırdığımız zaman, kendimizi yenilemediğimiz zaman, gerçekten yarış dışı kalma ihtimalimiz olabilir.
Hocam çok güzel, gurur duyuyoruz açıkçası. Ülkemizden böyle başarılı bir eğitimci, böyle güzel bir kitap üretici olduğu için. Burada aslında STEM konusunu işlerken, keşif kutusunun bir de STEM seti var. Çünkü ülkemizde zaten STEM dediğimizde herkes her şeye STEM diyor şu anda. Uçak maketi yapıyorum, STEM diyorlar. Ya da işte robotik kodlamayla ilgili yapılan pek çok aktivite STEM aktivitesi olarak adlandırılıyor. Evet, teknolojinin, bilimin bir yerlerinden tutuyor bu etkinlikler ama tam olarak STEM eğitimi bu değil. STEM eğitimi sizin de bahsettiğiniz gibi bir soruna çocuğun çözüm bulmasını bekliyoruz biz. Buna giderken farklı yollardan gitmesini bekliyoruz aslında. Bir de oraya giden birden çok yol olduğunu öğrenmelerini istiyoruz. O mühendislik tasarım döngüsünü oluşturup bir tasarım yapıp daha sonra onun üzerine prototipler çalışıp ve en sonunda da artık hatalarını görüp iyileştirmeler yapıp tam olarak bir mühendislik gibi bu döngüyü oluşturmasını istiyoruz. Ama ülkemizde ne yazık ki bazı kavram yanılgıları var bu alanla ilgili. Sizler gibi ve bu alanda çalışan kıymetli diğer hocalarım gibi katkı sağlayan kişiler oldukça umuyorum ki çok çok daha doğru şekilde de ilerliyor olacak süre. Sıradaki soruya geçeceğim hocam izninizle. Aslında bu soruya da cevap vermiş olduğunuz biraz. Neden önemlidir STEM eğitimi?
Aslında sıcak bir raporumuz var. Buradan başlayarak söylemek daha iyi olur. Biliyorsunuz 2018 yılında Daos’ta yapılan bir zirve var, her gün yapılıyor. Ekonomik Forum’un yapmış olduğu bir zirvede, Bitiminde de Eğitim Bakanlıkları’na biliyorsunuz birer çağrı mektupları gönderiliyor, sonuç raporları gönderiliyor. 2018 yılında OECD, Eğitim ve Becerilerin Geleceği 2030 Projesi’nde bir proje başlattı. Ve üye ülkelere şu iki sorunun cevabını istedi. Günümüz öğrencilere dünyayı geliştirmek ve şekillendirmek için hangi bilgi, beceri, tutum ve değerleri ihtiyaç duyacak? İkinci soru ise sizin müfredatınız, eğitim sisteminiz, öğrencilerin her geçen gün daha fazla karmaşaklaşan, daha fazla iklim değişikliği başta olmak üzere bir sürü problemle karşı karşıya olacak dünyamızı daha iyi hale getirebilmesi için, sahip olması gereken bu bilgiyi, bu beceriyi, bu değerleri nasıl getirdikleri bir şekilde kazandıracak sorusunun cevabını arıyorlar da. Bakın, 2018’den geldiğimiz güne bakın. Çünkü bütün dünya, yani OECD’ye dair bütün bu problemlerin 2030 ve sonrasında olacağını tahmin ediliyordu. Ama Covid’le birlikte maalesef bu baya bir öne çekildi. Yine benim de iki yıldır konuşmacı olarak davet edildiğim NEW YORK’ta yapılan eğitimin dönüştürülmesi, eğitimin sürdürülme kalkımı amaçları zirvesi temasıyla toplanan zirvede, eğitim sistemimizin, dünyadaki bütün eğitim sistemlerinin dramatik üçlü krizle karşı karşıya olduğuna dair bir rapor yayınlandı. Nedir biliyor musunuz bu? Birincisi, Covid’e bağlı olarak daha da arttı biliyorsunuz. Milyonlarca çocuk okula gidemediği için bir eşitlik ve katılım krizi var. Uzaktan eğitime geçtikçe çoğu yerde internet yok. Dolayısıyla birçok çocuk okula gidemedi, eşitsizlik ve katılım krizi var. İkincisi, maalesef dünyada bazı okullarda çocukların çoğu temel bilgileri, yani matematik, okuryazarlık gibi en basit temel bilgileri öğrenemediği için bir kalite krizi var. Katılım krizi, kalite krizi ve üçüncüsü çok kıymetli. Birçok eğitim sistemi maalesef günümüzün karmaşık dünyasında çocuklarımız için gerekli olan bilgi, beceri ve değerleri kazandıramadığı için maalesef bir ilgi krizi var. Yani katılım, kalite ve ilgi kriziyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla STEM eğitimi dediğimiz, yani çocuklarımızın biz yaşlara geldiği zaman, asal çalışan yaşına geldiği zaman dünyanın içinde bulunduğu problemleri çözülebilmesi için gerçekten tek bir disiplinin çözeceği problemler değil artık. Birçok disiplin, yani disiplinler arası bakış açısından sahip olmaları gerekmekte. İşte burada biz STEM eğitimini çok önemli buluyoruz, kurtarıcı buluyoruz ve az önce girişte de bahsettiğim gibi tekrar hatırlatacak olursak, STEM eğitimi olmadan çocuklarımızı yetiştirirsek yenilikleri, dolayısıyla ekonomik büyümeyi yakalamamız asla mümkün değil. Çünkü biliyorsunuz katılıma değeri yüksek bir ekonomi modeline doğru geçmemiz gerekiyor. İki çocuklarımızın gerçekten artık hani şunu diyemiyoruz, banane ya Çin’de çıkan bir Covid’den, ya da banane ya içindeki şeyden, iklim değişiminden sene gaza atmasından ya da banane Hindistan’ın sular altında kalmasından falan diyemiyoruz. Çünkü dünyanın herhangi bir noktasında çıkan bir kriz tüm dünyayı etkiliyor. Bakın Rusya ile Ukrayna arasında yapılan bir savaş var, gıda etkiledi. Ve biz şu anda açlık ve gıda enflasyonu yaşıyoruz. Bunlar hiç tesadüf değil. Dolayısıyla bu problemleri çözebilmesi için çocuklarımızın mutlaka ama mutlaka STEM eğitiminden geçmesi gerekiyor. Çünkü STEM çocuklarımıza disiplinler arası bir bakış açısı kazandırıyor. Bir tarafı bu. Diğer tarafı çok kıymetli. Biliyorsunuz biz maalesef artık yapay zeka insan aklının yaptığı işleri yapıyor. Otomasyon robotlar iş gücünü değiştiriyor. Bitcoin’ler finans araçlarını değiştirdi. Artırılmış gerçeklik uygulamaları eğitim sistemini değiştirdi. Blockchain diye bir yapı var ki kurumsal araç yapılarını yok ediyor. Dronlar lojistiği değiştiriyor. E-ticarette mağazacılığı işlevsizleştiriyor. İşte bu sürece ya da OECD’nin geçtiğimiz günlerde yayınladığı 2021 ve sonrasındaki ortaya çıkacak teknolojiler, kendi kendine gübrenebilen bitkiler, hastalık teşhis eden nefes sensörleri gibi bu tür lisans bölümlerine baktığımız zaman şunu net bir şekilde görebiliyoruz. İnsanlarla makineler arasındaki boşluğu dolduran roller ve talep arttıkça yarının işleri büyük ölçüde STEM konularının daha iyi bir şekilde kavramasına bağlı olacaktır, diyerek özetleyebilirim.
Sürdürülebilir kalkınma amaçlarından bahsettik. Çocukların bunları gerçekleştirebilmesi için hangi becerilere ihtiyaçları var? Özellikle vurgulamak istediğiniz ilk üç beceri ne olurdu?
Biliyorsunuz veriye dayalı konuşmak çok önemli ya da ben aynı zamanda UNESCO’nun Yeşilleşen Eğitim Ortaklığı Komisyonu üyesinden de biriyim. Ayda bir yapılan toplantılarımızda hep aynı soru, aynı vurgu başlıyor. Yeşil beceriler dediğimiz beceriler. Öncelikle yeşil beceriler nedir tanımını doğru bir şekilde yapılandırmamız gerekiyor. Aslında yeşil beceriler dediğimiz bir tarafta yumuşak beceriler dediğimiz kişisel nitelikler, insan özgü beceriler dediğimiz iletişim kurabilme, iş birliği yapabilme ve liderlik. Alfa kuşağı çocuklar maalesef asosyal yaşadıkları için okuldan eve, evden okula bir hayat sundukları için bunları yapamıyor. Bu social beceriler denilen bu yumuşak becerileri bilmesi gerekiyor. Diğer tarafta da teknik beceriler dediğimiz, mesela bugün hastaneden randevu alırken ne yapıyoruz? E nafızı falan kullanıyoruz değil mi? Dolayısıyla mesela bizim dönemimizde ne vardı? Ofis ve work bilmek seni inanılmaz bir kariyer yaptırıyordu falan. Düşünün ki yüzlerce yeni yapay zeka çıkıyor her geçen gün, değişik araçlar çıkıyor. Bunların bilme becerisi yani teknik beceriler. İşte bu yumuşak ve teknik becerilerin kesişimi yeşil beceriler olarak biliniyor. Yani bunu şu şekilde özetliyorlar, kaynakları verimli ve sürdürebilir kullanan bir toplumda yaşamak, geliştirmek ve desteklemek için gerekli olan bilgi yetenekli değerler olarak tanımlıyorlar. Burası çok kıymetli ama bizim daha somut olarak bilmemiz gereken nedir dersek, OECD biliyorsunuz 2027 yılına kadar iş dünyasının aradığı en önemli yetkinliğin yeşil beceriler olduğunu ve bu becerilerde bir numarasında bir analitik düşünme. Ya bu çok kıymetlidir, bilissel yetenekle ilgilidir. İkincisi yaratıcı düşünme, bu da çok kıymetlidir ve bu da bilissel bir beceridir. Üçüncüsü yapay zeka ve büyük veri, hani veriye dayalı konuşabilmek. Çünkü herkes yapay zekadan korkuyor ama ben diyorum ki hani sonuçta bir veri lazım, nasıl diyeyim. Zaten yapay zekanın da biliyorsunuz besini temiz veridir. Bunun yanı sıra dört numarada liderlik ve sosyal etki çok önemli. Etki girişimciliği diye bir şey başladı, bu çok kıymetli bir tanım. Bunun yanı sıra her geçen gün ortam değiştiriyor ya da krizlerle karşı karşıya kalıyor. Mesela COVID geldi, hızlı bir şekilde uzaklara gitmeyen tekrardan öğretmenler farkı çok kaçtı. İşte bu yüzden deniyor ki beş numarada dayanıklılık, esneklik ve çeliklik becerilerinizin çok iyi olması gerekiyor. Hatta Noah Harari vardı biliyorsunuz, o bir konuşmasında sormuşlardı bu soruyu ona. 21. yüzyılın sizce önemli becerisi nedir diye, o da şunu söylemişti, kesinlikle uyum sağlayabilirlik. Çünkü dinozorlar biliyorsunuz uyum sağlayamadı, yok oldular. Aynı onun gibi. Altı numarada merak ve hayat boyu öğrenme var. Gerçekten meraklı olmayan. Bana sorarlar işte çok gezen mi bilir, çok yaşayan mı? Ben derim ki ikisi de bilmez, çok merak eden bilir. Teknoloji okuryazarlığı var. Öz farkındalık var, kişinin kendi farkındalığını bilmesi çok önemli. Güçlü ve zayıf yönlerinizi bilmek çok kıymetli. Empati ve aktif dinleme. Maalesef şu dönem çocuklarda bu hiç yok denecek kadar az. Aktif dinlemeyi tamam yapamıyorlar, empati hiç bilmiyorlar. Daha doğrusu biz aslında empati diye bir ders olması gerektiğinde ben düşünüyorum aslında. Empati nasıl yapılır? Öğretmek gerekiyor.
Yeni değişen müfredatla birlikte değerli eğitimcilerimiz STEM eğitimini, sürdürülebilirlik temalarını, geri dönüşümü, yeniden kullanımı, yeşil becerileri nasıl çocuklara kazandırabilirler? Yeni müfredatta buna ağırlık veriliyor mu?
Doğru bir soru oldu. Biliyorsanız geçtiğimiz hafta sonu yeni müfredatı bakanlığımız yayınladı. Biz de sıcağı sıcağına hemen analiz ettik. Yenilenen Fen Bilimlerinin Müdrat Programı’nda sürdürülebilirliği temel alan bir fen öğretiminden bahsediyor bakanlığımız. Yani sürdürülebilirliği düşünmeye yönlendiren ve sürdürülebilirlikle ilişkili yaşam becerilerini kazandırma yönünü konulara yer vermiş. Biraz sonra konulardan bahsedeceğim. Çünkü buradaki amaç çocuklara bir sosyal sorumluluk bilinciliği aşılamak istiyor. Ve bu anlayışla çocukların bu problemlerin farkına erken yaşlarda farkına varmalarını ve bu alanlarla ilgili girişimci olmasını istiyor. Burası çok kıymetli. Çünkü biliyorsunuz problem olmasa girişimcilik olmaz. Mesela ilkokul 3. sınıfta son tema sürdürülebilirlik ve tamamıyla sürdürülebilirlik kalkınma amaclarından 15 karasal yaşamın bütün kazanımlarını almışlar. 4 tane kazanım koymuşlar. Bunu çok beğendim. Yine 4. sınıfta sürdürülebilirlik temasında sürdürülebilirlik şehirler ve topluluklar diye bir ünite koymuş ki biliyorsunuz sürdürülebilirlik kalkınma amaclarından 11. sürdürülebilirlik şehirler ve topluluklar. Burada da biliyorsunuz dünyanın nüfusu artık 2030 yılından sonra %60’dan fazlası şehirlerde yaşayacak. Ve inanılmaz derecede problemler çıkacak. Ulaşımda, konuklaşmada, yeşil alanda vs. gibi. Bundan şimdiden çözümler üretmemiz gerekiyor. Yine 5. sınıfta sürdürülebilirlik temasında sürdürülebilir yaşam ve geri dönüşüm almış. Zaten biliyorsunuz ülkemizin imzasıyla Birleşmiş Milletler’e sunuldu ve 30 Mart Uluslararası Sıfatlık Günü olarak artık geçen sene başladı kutlaması burada da yine kutlanacak. Burada da kaynakların verimli kullanılmasıyla çok güzel bir ünite oluşmuş. 6.sınıfta yine sürdürülebilir yaşam ve geri dönüşüm konusu var. Ama burada biraz daha çevresel sürdürülebilirlik ve ekonomik sürdürülebilirliği birlikte aldığı için sürdürülebilir kalkınma amaçları 12 ve 15’i doğrudan temas etmiş. 7.sınıfta sürdürülebilir yaşam ve enerji demiş. Burada da enerjinin temiz ve erişilebilir olma hedefiyle karasal yaşamdaki enerjinin çevresel boyutuna nasıl etkilediğinden bahsetmiş. 8.sınıfta da sürdürülebilir yaşam ve çevrim diye bir ünite de iklim değişikliğini ve bunun çevresel etkilemeye yönelik çok güzel kazanımların yer aldığı temalar yer almış. Yani özetle bakanlığımızın yaptığı bu çalışmayı ben gerçekten inceleyen biri olarak söylüyorum. Hani böyle masaya dayanarak değil de verilere dayanarak araştıran biri olarak söylüyorum. Eksikler olabilir ama gerçekten ciddi anlamda yol kat edilmiş. Çünkü şu an günceli iyi bir şekilde yakalamanız gerekiyor. Eğer biz bir günceli yakalayamazsak gerçekten öğrencilerimizin hakkından çalınmış olacağız. Çünkü bilgiye o kadar kolay ulaşabiliyor ki çocuklar. Ama bu bilgiyi nerede kullanacakları konusunda bir problem var. Yani bu tüm dünyada böyle bir problem var. Belki aramızda sınıf öğretmen arkadaşlar olabilir. Biz de sosyal bilgiler dersinde kroki diye bir konu işliyoruz. Ve 4 saatlik bir konu. Ama inanın çocuklar o kadar sıkılıyor ki hocam biz kroki kullanmıyoruz. Biz navigasyon kullanıyoruz diyorlar. Dolayısıyla bu müfredat değişikliğine böyle hemen değişikliğe karşı gibi davranmamak gerekiyor. Birazcık bakmak, yapıcı eleştirileri yapmanız gerektiğini düşünüyorum.
Her ünitede şöyle bir şey koymuşlar çok hoşuma gitti. Üniteye farklılaştırma ve zenginleştirme etkinliği koymuşlar. Mesela dördüncü sınıfta yenilenebilir enerji ile ilgili harika ve etkin bir konu da şundan bahsediyor. Bakın bakanlığımız bunu söylüyor. Bu üniteyle ilgili farklılaştırma ve zenginleştirme yaparak STEM senaryosu geliştirebilir. Bu konuyla ilgili problem çözüme becerilerini, bu probleme çözüm üretmelerini isteyebilirsiniz diyor. Yani özetle konumuzun başından beri dedik ya. Günlük hayat problemlerine, disiplinler arası yaklaşım ve çözüm üretmeyi sağlayan STEM eğitiminİ bakanlığımız artık öneriyor. Ve tüm öğrencilere yalnızca bilgi değil, aynı zamanda eleştirel düşünme ve işbirliği içeren, sosyal ve duygusal farkındalık ve eylemleri de kapsayan kritik yeteneklerle donatmayı kapsayan, bu müfredatımızda bakanlığımız amaçlamış. Gerçekten hazırlayanların, yapanların da ben ellerine sağlık diliyorum rahatlıkla.
Umarım sahada da uygulanabilirlik anlamında öğretmenlerimizi bizler, sizin gibi yönlendiren eğitimcilerimizi destekleriz. İçeriklerimizle, yol gösterici olabiliriz videolarımızla. Çünkü bazen materyal bulmak da kolay olmayabiliyor. Evet yenilenebilir enerjiden bahsetmek istiyor öğretmeniniz ama bunun için ciddi bir ön çalışma yapması gerekiyor. Mevcut materyaller yetersiz kalıyor. O noktada da umuyorum yeterli desteği bulup güzel bir şekilde sahada da realize edebiliriz aslında bu belirlenmiş olan müfredatı.
Kesinlikle zaten buradaki en büyük sıkıntımız şu, ben 2016 yılından beri STEM eğitimiyle içli dışlı davranıyorum. Miniskop’un keşif kutusu STEM ile yaratıcılık ve hayal gücünüz fazlaysa inanılmaz derecede aktiviteler yapabiliyorsunuz. Aslında materyal anlamında biraz daha çocukları sorgulamaya iten ya da alım tarafından biraz daha erişilebilir olan, özellikle materyallerin sürdürülebilir olması çok kıymetli.
2016 yılında baktığımız zaman o kadar pahalı ve hatta çoğu da ithal olan materyaller vardı. Gerçekten çok zorlanıyorduk. Çünkü alım gücümüz yoktu. Mesela ben bir kenar mahalle okulu olarak bunları almam imkansızdı. Ama şu an o kadar güzel bir seviyeye geldik ki. Artık rahatlıkla herkesin erişebileceği fiyatlara geldi. Dolayısıyla artık ben şu an şey diyorum.
Artık gerçekten sitem etmeden, STEM etmenin zamanı diyorum.
Geleceğin sorunlarına çözüm bulmak için yenilikçi yaklaşımlar geliştirmeye odaklanan bireylerin yetiştirilmesi, STEM eğitiminin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. STEM alanında ilerlemeyi teşvik ederek, daha sürdürülebilir bir gelecek için umut verici bir adımların atılması dileğiyle…